TARİHİ MEKANLAR


ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE

Selçuklu Sultanı Alaaddin KeykubaD'ın kızı Hüdavent Hatun tarafından 1253'de yaptırılmıştır. Çifte Minareli Medrese iki katlı ve açık avlulu olanlarının en büyüğüdür. Çini ve rölyef süslemeleri ne yazık ki yarım kalmıştır. Taç kapısı kabartma süslemeleriyle Selçuklu tarzının en güzel örneklerinden biridir. Bugünkü durumuna 13. yüzyıl sonlarında geldiği anlaşılmaktadır.




























ERZURUM KALESİ VE SAAT KULESİ


Erzurum Kalesi (İç Kale): Şehrin orta kısmında şehre hakim bir tepe üzerinde yer almaktadır. Şehir, 415- 422 yılları arasında Theodoseus tarafından kurulmuş ve kalenin tarihi de şehrin kuruluşuna dayandırılmaktadır. Kale 502 ve 530 yıllarında Belisairos, 756 yılında Halife El Mansur Ebu Cafer tarafından ciddi bir şekilde onarılmıştır. 840 yılında harap olan kale, 922 de Bizanslılar tarafından onarılarak bazı ilaveler yapılmıştır






Saltuklular tarafından 1124–1132 yılında kaleye Tepsi Minare eklemiştir. 1201’de ise Rükneddin Süleyman Şah kaleyi onartmıştır. 1385’de Karakoyunlular ve Akkoyunlular arasında el değiştiren kale 1514 yılında Osmanlıların eline geçmiş, Kanuni Sultan Süleyman’ın I. ve II. Irak seferleri esnasında da onartılmıştır. İç kaleye 1552-1553 yıllarında kışlalar eklenmiştir. 1554 yılında yine Kanuni sultan Süleyman tarafından tarafından onartılan kale 18.yüzyılda Ruslar tarafından işgal edilerek bir kısmı yıkılmıştır. Bu dönemde şehrin savunmasına yetmeyen kaleye ilaveten tabyalar yapılmıştır. Kalede kitabe mevcut değildir.





Üzerinde kitabesi bulunmayan kalenin yapım tarihi, VI. yüzyılda Theodoseus tarafından şehrin kurulduğu tarihine dayandırılmaktadır. Kaleye Saltuklular döneminde Tepsi Minare, Osmanlılar döneminde kışlalar eklenmiştir. Doğu batı doğrultusunda şehre hakim bir tepe üzerine kurulan içkale dikdörtgen bir plana sahiptir. Kaleye yuvarlak kemerli bir kapı ile girilmektedir. Kalenin biri güneybatıda diğeri kuzeybatı köşede olmak üzere iki girişi daha bulunmaktadır. Güneybatı girişi sonradan kapatılmıştır. Ana girişin doğusunda küçük bir hamam ve bu yapıya ait üst örtüleri yıkık birimler bulunmaktadır. Kalede 1960 yılana kadar hapishane ve zindanlar bulunmakta iken sonraki onarımlarda bu birimler kaldırılmış, günümüzde sadece Kale Mesciti ve Tepsi Minare kalmıştır. Kalenin kuzeybatısında sekizgen, güneydoğusunda yedigen olmak üzere kuleleri bulunmaktadır. Her iki kulenin de içi yıkılmıştır. Kale dışardan üçgen şeklinde on dört dayanak payandası ile desteklenmektedir. Kalenin güney cephesinde sivri kemerli kitabeli bir de çeşmesi bulunmaktadır.

Doğu cephesinin 4.00 m. ilerisindeki surlar Tebriz kapıya kadar uzanan surların başlangıcıdır. Kalenin duvarlarında zaman içerisinde geçirdiği onarımların izlerini taşıyan değişik taş çeşitleri ve örgü teknikleri bulunmaktadır. Genel olarak içte ve dışta düzgün kesme taş, duvar içerisinde dolgu kullanılmıştır.
İç kale günümüzde iyi durumda olup içerisinde Erzurum Müzesi tarafından yürütülen kazı çalışmaları devam etmektedir.


LALAPAŞA CAMİ


Erzurum şehir merkezinde Cumhuriyet Caddesi’nde, Yakutiye Medresesinin doğusunda bulunmaktadır.














 
 
 

Cami aslında külliye programında inşa ettirilmiştir.Lala Mustafa Paşa Camisi Kıbrıs fatihi Lala Mustafa Paşa tarafından Erzurum’da Beylerbeyi olarak görev yaptığı sırada 1562 yılında yaptırılmıştır. Cami Mimar Sinan’ın eseri olduğu söylenilse de o dönemde Sinan'ın kalfalarından birinin yaptırmış olabileceği düşünülür.klasik osmanlı mimarisini yansıtan merkezi plan uygulaması burada da karşımıza çıkmaktadır.Caminin beş gözlü son cemaat yerinde sağdaki mihrabiye üzerinde yer alan 14 satırlık nesih yazıyla yazılmış vakfiyesi yer alır.Kubbesi dört taşıyıcı üzerine oturmaktadır. Doğu batı ve kuzey tarafta açılan dört kapısı bulunur.Kuzey taraftaki kapı cümle kapısıdır.Mukarnas kavsaralı olan taç kapıdan harim kısmına geçilir.Mihrabı taç kapının formunda ele alınmıştır.Kuzeybatıda yer alan minaresi kesmetaş malzemeli olup tek şerefelidir.Sivri kemerli pencere alınlıklarında yazı ve nebati kompozisyonlu çini süslemelere yer verilmiştir.İç ksındaki çiniler günümüze kısmen ulaşmıştr.Ancak dış kısımdaki çiniler tahribattan ötürü günümüze ulaşamamıştır. Lala Mustafa Paşa caminin yanında saray ve bir de sıbyan mektebi yaptırmış ancak, bunlar günümüze ulaşamamıştır. Caminin yanı sıra hamamı bugün ayaktadır.







YAKUTİYE MEDRESESİ

Erzurum'un en işlek caddelerinden birinde bulunan Yakutiye Medresesi İlhanlılar zamanında Gazanhan ve Bolugan Hatun adına, Cemaleddin Hoca Yakut Gazani tarafından 1310 yılında yaptırılmış. Selçuklu dönemi mimarisinin Erzurum'daki anıtsal yapılarından biri olarak dikkat çekmekte. Tuğla minaresindeki özgün çini süslemeleriyle hayranlık uyandırır. Bu eşsiz minarenin birinin başı yukarıda, öbürününki aşağıda olmak üzere stilize lale biçiminde yuvalar halinde çini mozaik süslemeleri bulunmakta. Her yuvadaki çini süslemeler dönemin mimarî zevkini gözler önüne serer. Bu güzel esere ithafen günümüzde Erzurum'un merkez ilçelerinden birine bu ad verilmiş.
Yapı dört eyvanlı kapalı avlulu medreseler grubundadır. Eyvanlar arasında hücreler yer almaktadır. Batı eyvanı değişik bir tarzda ele alınarak iki katlı inşa edilmiştir. Güney eyvanı mescit olarak planlanmış ve bu eyvanın her iki duvarına mermer vakfiye kitabesi yerleştirilmiştir. Orta avlunun üzeri mukarnaslı bir kubbeyle örtülmüştür. Doğu eyvanın bitiminde içinde mezar bulunmayan bir kümbet yer almaktadır.




Medresenin dışa taşkın taçkapısı ve iki köşesindeki minareleriyle kurulan denge, yapının bütününde de cepheye karşılık kümbet yerleştirilerek sağlanmıştır. Bu da mimarlığın Selçuklu Döneminde bilimsel metotlarla yapıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Ancak köşelerdeki minarelerden biri şerefeye kadar, diğeri kaideye kadar yıkılarak üzeri konik külâhla kapatılmıştır.

Cephede yer alan bitkisel, geometrik motifler ve sembolik tasvirlerde de denge ve simetriye önem verilmiştir. Gerek taçkapısındaki ve hücre kapılarındaki süslemeler gerekse minaredeki çini süslemeler o dönemde, sanatta gelinen noktayı ve sanata verilen önemi göstermektedir.




Taçkapısının her iki yüzünde, silme kemerler içerisinde altta ajurlu bir küre, hayat ağacı, her iki taraftaki pars figürleri ve üstte çift başlı kartal, Selçuklu Döneminde dini inançların anlatımını da içeren ve bazı farklılıklarla değişik yapılarda karşımıza sık sık çıkan bir semboldür.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 






ÜÇ KÜMBETLER
 
Erzurum Çifte Minarenin güneyinde, Sultan Melik Mahallesinde bulunan ve bugün ortadan kalkmış olan mezarlığın içerisinde yer alan ve Anadolu’dak mezan anıtlarının en güzel örneklerinden, Üç Kümbetler ismi ile tanınan üç kümbetten en büyüğünün Emir Saltuk’a ait olduğu ve XII.yüzyılın sonlarında veya XIV.yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır.Diğer kümbetlerin kime ait oldukları bilinmemektedir. Bunların da XIV. Yüzyıla ait oldukları sanılmaktadır. Üç Kümbetlerin yanında kümbeti andıran bir diğer yapının mahiyeti anlaşılamamışdır.Bunun da kümbet olduğu ileri sürülmüşse de bazılarına göre de bir mescittir.




Kesme taştan yapılmış olan bu kümbet sekizgen gövdeli, yüksek kasnaklı ve üzeri kubbe ile konik karışımı basık bir külahla örtülüdür. İki renkli kesme taştan yapılan kümbetin üçgen alınlıklarında, yuvarlak kemerli kasnak nişlerinde Orta Asya takvimlerinde görülen burç figürlerini andıran boğa, yılan, yarasa, kartal gibi hayvan kabartmaları bulunmaktadır. Buradaki nişlerden birisinin içerisindeki boğa boynuzları arasında bir insan başının benzerine diğer yerlerde rastlanmamaktadır.

Bu kümbetin sekiz cephesinin dört yüzünde birer çift pencere bulunmaktadır. Kümbetin kapısı kuzey yönünde olup giriş kapısı saçakları üzerinde geometrik bezeme ile çiçek ve hayvan kompozisyonları görülmektedir.




Emir Saltuk kümbetinin güneydoğusunda bulunan ikinci kümbetin alt kısmı kare planlı ve on iki cephelidir. Yöresel gri renkte bir taştan yapılmış olup üstte bir küçük, altta ise oldukça bezemeli üç büyük penceresi bulunmaktadır. Bu kümbetin güney cephesindeki penceresi aynı zamanda mihrap görünümündedir. Giriş kapısı üzerindeki kitabe yeri boş olup burada bir kitabe bulunmamaktadır.



İkinci kümbete 4m. uzaklıktaki üçüncü kümbet yöresel Keyek taşından yapılmıştır. Kümbet on iki cepheli ve dört pencerelidir. Kuzey yönünde giriş kapısı bulunmaktadır.İç kısmında oldukça güzel bezenmiş mihrabı vardır. Kümbetin üzerini örten konik külahın kasnağında Emir Saltuk Kümbetine benzeyen bezemelere yer verilmiştir.



Bu kümbetler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından l956 yılında onarılmıştır.